Acıkmadan Mı Yiyorsun? (Bölüm II)

Geçen hafta neden acıkmadan yiyor olabileceğimizden ve bunun nasıl önüne geçebileceğimizden bahsetmiştik. Hepimiz birçok sebepten ötürü aç olmasak da yemek yeriz. Ancak, bunun önüne geçemezsek, kilo almamız kaçınılmazdır. Ne de olsa, insan yaşamak ve yaşamını sürdürmek için yemelidir.

Özel Günlerde Fazla Kaçırma

Eğer bizimki gibi, özel günlerin veya özel anların yiyecek ve alkolle kutlandığı bir kültürde yaşıyorsanız, siz istemeseniz de insanlar özel günlerinde yemeniz için ısrar edeceklerdir. Ama zaten, kalabalık bir ailede veya iş ortamındaysanız, veya yaz aylarında düğünler arasında mekik dokuyorsanız, o güzel keki veya nikah şekerini yemezseniz olmaz. Çünkü bu, düşünmeden yaptığımız bir eylemdir. Oysa, unutmayın, kutlamalar insanlarla ilgilidir, yemek yemek için değildir. Orada olmanız, ve sevdiklerinizin özel gününe katılmanız yeterlidir. Kek yemek veya şampanya şişesinin tamamını içmek zorunda değilsiniz.



Bazılarımız, mesela ben, lezzetli bir keke karşı koymakta çok zorlanırım. Eğer siz de böyleyseniz, belki de çok yakınlarınızın kutlamaları dışındaki kutlamalara katılımınızı azaltmalısınız, veya yanınızda size daha uygun, daha masum atıştırmalıklar bulundurmalısınız. Bir araştırmaya göre, sadece pasta yediğini hayal etmek bile bir çok kişinin pasta yeme isteğini tatmin ediyormuş.. Bir denemekte yarar var.

Yorgunluktan Yeme

Uykusuzluğun iştahı açtığı bilinen bir gerçek. Daha kötüsüyse, bu sıcak havalarda öğleden sonra çöken rehavet. Yaz aylarında, öğlen yemekelerinden sonra, ofis masasının başında uyuklamak sanırım herkese tanıdık gelecektir. Tam da o anda, bol şekerli bir atıştırmalık, sanki bize enerji verecekmiş gibi gelebilir. Ancak genellikle, bunun tam tersi olur. Hızla yükselen kan şekeri, daha da kötü bir rehavetin gelmesine, ve canımızın daha da çok tatlı çekmesine neden olur.



Oysa bunun yerine, bir bardak kahve veya bir bardak soğuk su sizi kendinize getirmek için çok daha iyi olabilir. Bazen tüm ihtiyacımız olan, kalkıp bir dolaşmak, belki kapıdan dışarıya çıkıp gün ışığına görmek ve derin bir nefes almak olabilir.

Yemek Saati Geldi Diye Yeme

Bazen aç olmasak da, sırf öğle yemeği saati geldi ve herkes masaya oturuyor diye biz de yeriz. Her gün aynı saatte yemek sağlıklı olsa da, aç değilken veya ara öğününüzün üzerinde henüz çok az vakit geçmişken yemenize gerek yok. Saat sizi yönetmesin. Saat yol göstericiniz olsun. Yemek saati geldiğinde acıkıp acıkmadığınızı sorgulayın ve ona göre yemeye başlayın.


Bedava Olduğu İçin Yeme

Açık Büfe yemekleri veya süpermarketlerdeki tadımlıkları düşünün. Evet, sanırım ne demek istediğimi anladınız. Sırf birisi size denetiyor veya parasını istemiyor diye, markette dağıtılan çikolatayı almak ve daha kötüsü yemek zorunda değilsiniz. Sırf Açık Büfe diye daha ilk tabağınızdan bir çatal bile almadan, ikinciyi de tepeleme yemekle doldurmak zorunda değilsiniz. Böyle anlarda derin bir nefes alın ve yemeğin bir yere kaçmayacağını hatırlamaya çalışın. Hepsini yemek zorunda değilsiniz. Aç değilseniz büfeden veya promosyondan uzaklaşın. 

Hayır Diyemeyince Yeme

Kültürümüzde misafirperverlik ve ağırlama çok önemlidir. Özellikle yaşlılarımız bizleri yedirip içirmeyi, ağırlamayı kendilerine görev bilirler. Ancak bazen, bunu biraz ileri taşıyıp, sizi zorla yedirmeye çalışabilirler. Tok olmanızı veya yediklerinize dikkat ettiğinizi onlara bir türlü anlatamazsınız ve en sonunda hellim böreğine teslim olursunuz. 



Olmayın! Her ne kadar karşınızdakini kırmak istemeseniz de,  nezaketin bir sonu var ve kimse burnunuzu kapatıp yemeği zorla boğazınıza tıkmaya çalışmayacaktır. Teşekkür edin, ve hakkınızı veya bu nazik teklifi bir dahaki defaya sakladığınızı söyleyin. Gerekirse, ciddi olduğunuzu belirtecek bir ses tonu ve kararlılık gösterin. 


Arkandan Ağlar Sendromu

Çocukken neredeyse hepimiz yemeğimizi bitirmemiz için bir veya birden fazla yetişkin tarafından zorlanmışızdır. "Yemezsen arkandan ağlar", "O pilav arkandan koşar, seni kovalar" veya daha da kötüsü "Fakir çocuklar o yemek için neler yapar, sen biliyor musun?" gibi duygu sömürüleriyle veya "Yemeğini bitirene kadar masadan kalkmak yok!" tehdidiyle kaç tabağı bitirmişizdir kim bilir? Ne yazık ki çocukken edinilen alışkanlıklar en zor vazgeçilenlerdir. O yüzden bir çoğumuz doyduğumuz halde, tabağımızı bitirmeye programlıyız. Hatta, doyduğumuz gerçeğini çoğu zaman göz ardı ederiz.



Unutmayın ki, küçükken bize öğretilen herşey doğru değildir. Aslında, yemek israf etmemeyi öğrenmemiz için bize öğretilen bu alışkanlık kötü bir alışkanlıktır. Yemek yerken ara verin ve dinlenin. Bu sırada kendinize hala aç olup olmadığınızı sormak için güzel bir fırsat oluşacaktır. Eğer doymuşsanız yemeğinizi bitirmeyin. Geriye kalanını buzdolabına koyup veya restauranttaysanız paket alıp, daha sonra yiyebilirsiniz. Ne de olsa, mikrodalga artık hepimizin evlerinde var.

Comments

Popular posts from this blog

Haftanın Tarifi; Karnabahar Püresi

Pelvis Stabilasyonu

Pilateste Pozisyonlar